• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

RANDEVU TAKVİMİ
İLETİŞİM BİLGİLERİ
Adres:
Kenedy Caddesi Örnek Apt. No:35/10 Tunalı Hilmi   ANKARA

Telefon:
0(312) 417 38 38

Faks:
0(312) 417 70 75

Email:
info@adnancansever.com
GELEN E-POSTALAR
SİTE HARİTASI

SOSYAL FOBİ

         Özet: Mutlu ve başarılı olmanın koşullarından bir tanesi de sosyal ilişkileri düzenleme yetisidir. Sosyal Fobi, sosyal ilişkilerde sorun yaşanmasının en sık nedenleri arasında yer alır.

Başkaları tarafından yargılanma korkusu nedeniyle, toplumsal etkinliklerde bulunmaktan sürekli kaçınma ya da bu tür ortamlara ancak aşırı sıkıntı duyarak katlanabilme halidir.

Kişi korkusunun aşırı ve anlamsız olduğunu bilmesine karşın toplumsal bir eylemde bulunacağı hemen her zaman sıkıntı yaşar ve bu sıkıntı panik atak şiddetine kadar ulaşabilir. Sosyal fobisi olan hastalar toplum önünde konuşma, yazma, yeme, içme, ortak tuvaletleri kullanma gibi çeşitli faaliyetlerden kaçınırlar, ellerinin ve seslerinin titrediğinin fark edileceği endişesiyle toplumdan uzak dururlar. Kaçınmanın mümkün olmadığı hallerde ise ancak aşırı bir sıkıntı duyarak bu duruma katlanabilirler.

Kaçınma davranışı gelip geçici olmayıp, günlük işlerini, kişiler arası ve mesleki işlevselliğini bozacak kadar şiddetli ve süreklidir. Sosyal fobinin çeşitli alt tipleri vardır.

  1. Yaygın Tip: Korkular küçük topluluklara katılma, amirleriyle konuşma, partilere katılma, karşı cinsle çıkma gibi çoğu toplumsal etkinliği kapsayacak şekilde ise, yaygın tip sosyal fobiden söz edilebilir.
  2. Kısıtlı Tip: Her türlü sosyal etkinlikte ortaya çıkmayan, birkaç sosyal etkinlikle sınırlı sosyal fobi alt tipidir.
  3. Performans anksiyetesi: Sıkıntı sadece sınav, bir otorite ile konuşma ya da bir önemli bir etkinlik gibi performans gerektiren durumlarda ortaya çıkar.

Sosyal fobisi olanlarda genellikle eleştirilmeye, olumsuz değerlendirilmeye ya da reddedilmeye karşı aşırı duyarlılık, haklarını savunmada güçlük ve benlik saygısında düşüklük gibi belirtiler de vardır.

Başkalarınca dolaylı olarak değerlendirilecekleri sınav gibi durumlardan da kaçınırlar. Korkulan ortamlarda soğuk ve nemli el, ses titremesi, kızarma gibi anksiyetenin gözlenebilir belirtileri ortaya çıkar ve oluşan anksiyete kişinin performansını bozar. Ağır olgular okuldan atılabilir, iş bulamaz, evlenemez, karşı cinsten biri ile çıkamaz, aile ortamından uzaklaşamaz.

 

Yaygınlık

Sosyal fobinin görülme sıklığı bakımından cinsiyetler arasında belirgin fark bulunmamaktadır. Yapılan çalışmalar toplumun %20’sinde toplum önünde bir eylem gerçekleştirme konusunda çekingenlik olduğunu göstermektedir. Ancak tüm bu olguların sosyal fobi tanısı alacak kadar şiddetli olmadığını vurgulamak gereklidir. Yaşam boyu görülme sıklığı %3 ile %13 arasında değişmektedir. Son araştırmalar, sosyal fobinin en sık rastlanan psikiyatrik bozukluklardan biri olduğunu göstermektedir.

 

Seyir

Başlangıç yaşı 13 ile 19 yaş arasındadır. Stresli ve küçük düşürücü bir olaydan sonra aniden başlayabileceği gibi başlangıç fark edilemeyecek derecede sinsi de olabilir. Sıklıkla yaşam boyu dalgalı bir seyir gösterir.

 

Tedavi

Sosyal fobinin tedavisinde ilaç ve ilaç dışı tedaviler birlikte uygulanır. Sonuç genellikle yüz güldürücüdür. Tedavideki en büyük sorun, çekingenliğin normal kabul edilmesi ve tedaviye başvurmaktan kaçınılmasıdır.

 

Örnek Olgular

Olgu1 : 22 yaşında, bekar, üniversite birinci sınıf öğrencisi. Ailesi tarafından görüşmeye getirildi. Aile, çocuklarında hiçbir ruhsal hastalık bulunmadığını ancak yıllarca uğraştıktan sonra kazandığı üniversiteden ayrılmak istemesini normal bulmadıkları için psikiyatriste gelme gereksinimi duyduklarını ifade ediyor. Çocuklarının son bir haftadır sinirli olduğunu, uyuyamadığını ve okula gitmek istemediği belirtiliyorlar.

Öykü biraz derinleştirildiğinde, çok çalışkan bir öğrenci olduğu ancak üniversite sınavında başarıyı çok zor yakaladığı, arkadaşlık ilişkileri kurmakta zorlandığı (yalnızca bir yakın arkadaşı var), ailesine ve çevresine karşı son derece saygılı olduğu anlaşılıyor. Hastanın çalışkan, terbiyeli, uyumlu bir öğrenci olmasına karşın, özellikle sınav öncelerinde aşırı sıkıntı yaşadığı, kalabalık ortamlara girmekte zorlandığı, düğün ya da eğlenceyi hiç sevmediği, tanımadığı misafirlerin yanına çıkmak istemediği belirtiliyor. Babası, çocuğunun ailesinden para istemeyecek kadar terbiyeli olduğundan söz ediyor. Aile çocuklarının terbiyeli oluşundan çok mutlu olduklarını ancak özellikle dışarıya alışveriş için gönderme gibi durumlarda zaman zaman çatışma yaşadıklarını söylüyor.

Hasta, büyük çabalardan sonra kazandığı okuluna büyük umutlarla gittiğini, ancak diğer öğrencilerin yaşlarının kendisinden küçük olmasını kabullenemediğini ve tedirginlik yaşadığını, bir hocasının bu tedirginliğini görünce “senden bir şey olmaz” dediğini duyduktan sonra da okula asla gitmemeye karar verdiğini belirtiyor.

Aile ve hasta sosyal fobi konusunda bilgilendirildi. Yaşanan bu sorunun, aslında uzun zamandan beri var olan ancak gözden kaçan sosyal fobi ile ilişkili olabileceği kendilerine açıklandı. Hastaya uygun bir ilaç tedavisi başlandı, aylık görüşmelere alındı. Her görüşmede hastaya çeşitli ödevler verildi. Bir yılın sonunda hastada önemli gelişmeler gözlendi. Arkadaş ilişkilerinde ve günlük işlevlerinde eskiden yapamadıklarını yapabiliyor olmak hastayı çok memnun etti.

İkinci yılın başında, “senden birşey olmaz” dediği için derslerine girmediği hocanın da derslerine girmeyi başardı. İlk yılda başarılı olamadığı dersleri, ikinci yıldan itibaren daha iyi olmaya başladı.

Olgu 2: 33 yaşında, üniversite mezunu, çalışan erkek. İşi gereği yapması gereken sunumlarda aşırı heyecan yaşadığı için tedaviye başvurdu. Heyecanı nedeniyle işe gitmek istemediği, aslında çok sevilen, başarılı biri olduğu anlaşılıyor. Hiç kız arkadaşı olmamış, ailesiyle yaşıyor ve evlenmeyi düşünmüyor. Tedavi sonrasındaki birinci yılda, bölümünün en başarılı çalışanı oldu, yurtdışı görevlere gönderilmeye başlandı.

Olgu 3: 37 yaşında, üniversite mezunu, bekar, kadın. Başarılı bir iş yaşantısı olduğu, bir ay kadar önce kısa süreli yurtdışı bir göreve gideceğini öğrenince tüm mutluluğunun kaybolduğu, bu görevde başarılı olamayacağını düşünerek uykularının kaçtığı anlaşılıyor. Aslında oldu olası çekingen bir yapısı olduğunu ancak alıştığı ortamlarda bir sorun yaşamadan yaşamını sürdürebildiğini, hiç erkek arkadaşı olmadığını, toplumda, ailede, herkesin yardımına koşan, saygılı, nazik biri olarak tanındığını belirtiyor. Tedavi sonrasında işinde her türlü görevi aksatmadan, kaçmadan yerine getirebilir hale geldi, eskiden yapmaktan korktuğu birçok eylemi gerçekleştirebilmeye başladı.

Olgu 4: 17 yaşında, lise son sınıf öğrencisi, erkek. Ailesi tarafından tedaviye getirildi, genelde sessiz, sakin, çok başarılı bir öğrenci olduğu, son günlerde herkesin kendisine baktığını düşünerek sokağa bile çıkmak istemediği, ders çalışamadığı, notlarının düştüğü belirtiliyor. Sosyal fobi teşhisi ile tedavi edilen hasta hedeflediği üniversiteyi kazandı, hiçbir sorun yaşamadan başarıyla mezun oldu, kız arkadaşları oldu, çok sosyal biri haline gelmese de, koşulların gerektirdiği her türlü sosyal etkinliğe katılabiliyor.

 

Uyarılar

  1. Sosyal fobi en sık görülen ruhsal bozukluklardandır (%3-13).
  2. Sosyal fobikler genelde toplumla uyumludur ve sıkıntıyı içlerinde yaşarlar. Yakın aile çevresi bile bu durumun bir bozukluk olduğunu fark etmeyebilir.
  3. Sosyal fobinin işlevselliği bozma olasılığı yüksektir. Girişim gücünün olmaması, aşırı duyarlılık, başaramam korkusunun verdiği sıkıntı, eleştiriye tahammülsüzlük ve sadece yakın çevreye yansıtılabilen sinir hali sosyal fobinin tek göstergesi olabilir.
  4. Sosyal fobikler genelde yardım isteyemezler ve bu durum tedaviye başvuruyu da etkiler.
  5. Sosyal fobi, özellikle erken girişim ile düzeltilebilmesi mümkün bir psikiyatrik bozukluktur.
  6. Tedavi bazen uzun, yavaş gelişen bir süreç olabilir ancak genellikle yüz güldürücü sonuçlar elde edilir.

Ocak 2015

Ana Menü / Başa Dön