• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

RANDEVU TAKVİMİ
İLETİŞİM BİLGİLERİ
Adres:
Kenedy Caddesi Örnek Apt. No:35/10 Tunalı Hilmi   ANKARA

Telefon:
0(312) 417 38 38

Faks:
0(312) 417 70 75

Email:
info@adnancansever.com
GELEN E-POSTALAR
SİTE HARİTASI

Anksiyete Kavramı

ANKSiYETE KAVRAMI

Sıkıntı, bunaltı, endişe, kaygı anksiyete karşılığı olarak kullanılan kelimelerdir.
     Hastalar bu durumu "kötü bir şey olacakmış hissi", “sürekli bir tedirginlik, "hoş olmayan bir endişe hali" ya da "nedensiz bir korku" şeklinde ifade ederler.
     Psikiyatrik açıdan anksiyete; bedensel belirtilerin de eşlik ettiği, normal dışı, nedensiz bir tedirginlik ve korku hali diye tanımlanabilir. Kişi huzursuzdur, kötü bir şey olacağından endişe etmektedir, ancak bu durumu açıklayacak nesnel bir tehlike ya da tehdit kaynağı gösterememektedir.
     Anksiyete, korkuya benzer bir duygu olmakla birlikte, anksiyeteyi ortaya çıkaran uyaran korkudaki kadar net değildir. Korku, güvenliği tehdit eden ya da etmesi olası bir tehlike karşısında yaşanan tepkidir. Korkunun aşırı olmasına ise fobi denmektedir.
     Günlük yaşamda korku ile anksiyeteyi ayırmak kolay değildir. Örneğin, kötü davranan bir yönetici karşısında yaşanan tedirginlik korku olarak nitelenebilir. Oysa aynı duygu, yöneticiye duyulan öfke duygusunu kontrol etme çabasının yarattığı anksiyete de olabilir.
     Anksiyete sık yaşanan bir duygudur ve her zaman bir hastalık belirtisi değildir.  Okulun ilk gününde, özel biri ile yaşanan ilk randevuda ya da yeni ve değişik bir etkinliğin başlangıcında anksiyete duyulması normaldir.
     Normal anksiyetenin organizmayı uyarıcı, koruyucu ve motive edici özellikleri vardır.
     Anksiyetenin uyarıcı rolü: Kişinin yaralanma, acı, cezalandırılma, ayrılık, düş kırıklığı gibi durumlara karşı kendisini hazırlamasını sağlar.
     Anksiyetenin koruyucu rolü: Tedbir almayı ve eğer olumsuzluklar yaşanırsa daha kolay atlatmayı sağlar.
     Anksiyetenin motive edici rolü: Başarısız olma endişesi nedeniyle daha çok çalışmaya sevk eder.

       EĞER;
     •    Uyaranın şiddeti ile ortaya çıkan anksiyete uyumlu değilse, örneğin; basit bir günlük olay aşırı heyecan yaratıyorsa,
     •    Anksiyete zamanla azalmak yerine değişmiyor ya da şiddetleniyorsa, örneği, ilk işe başlanınca hissedilen huzursuzluk zamanla azalmıyor ya   da giderek şiddetleniyorsa,
     •    Anksiyete ağırlıklı olarak bedensel belirtilerle kendini gösteriyorsa, örneğin; huzursuzluk duygusu yanında çarpıntı, yorgunluk, baş ağrısı gibi belirtiler önde gelen yakınma ise,
     •    Anksiyeteye katlanılamıyor ve işlevsellik bozuluyorsa, örneğin; yaşanan belirtiler nedeniyle yaşam kalitesi bozulmuş ve kişinin verimi düşmüş ise,
     •    Kişi kendi, kendini tedaviye çalışıyorsa, örneğin; sıkıntı gidermek için alkole başvuruyor ya da işini bırakmanın sorunlarını çözeceğine inanıyor ise anksiyete anormal hale gelmiş demektir. Tedavi gerektirir bir psikiyatrik bozukluktan şüphelenmek gerekir.

     Anksiyetenin klinik belirtileri 4 grupta toplanır.
     
      1) Psişik Belirtiler:
Hafif bir sıkıntı ya da sinirli olma hissinden, şiddetli bir kontrolünü kaybetme, çıldırma ya da ölüm korkusuna kadar uzanan geniş bir yelpazede yer alan belirtilerdir. İç sıkıntısı, kötü bir şey olacakmış hissi, sinirlilik, huzursuzluk, gelecekle ilgili endişeli beklentiler, olayların hep kötü yönlerini görme, karamsarlık, kontrolünü ya da yaşamı kaybetme korkusu anksiyete durumlarında sık rastlanan belirtilerdir.
     

      2) Fiziksel Belirtiler: Aşağıda anksiyetenin sistemlere göre fiziksel belirti dağılımı gösterilmiştir.
    
    KALP-DAMAR SİSTEMİ    Nabız artışı, çarpıntı hissi, göğüs ağrısı, baygınlık hissi
    KAS-İSKELET SİSTEMİ        Baş, bel, sırt, karın ağrıları, sızı, seğirme, sertlik, ürperme, yorgunluk
    NÖROLOJİK SİSTEM     Baş dönmesi, uyuşukluk, görme bulanıklığı, titreme, güçsüzlük
    GASTROİNTESTİNAL SİSTEM    Yutma güçlüğü, karın ağrısı, bulantı, barsak huzursuzluğu, ishal, kabızlık
    GENİTO-ÜRİNER SİSTEM     Sık idrar, sıkışma hissi, cinsel bozukluk, adet sorunları
    OTONOM SİNİR SİSTEMİ    Ağız kuruması, terleme, baş ağrısı, ateş basması, ellerin buz gibi olması
    SOLUNUM SİSTEMİ    Göğüste basınç hissi, soluğun kesilmesi, soluğun yetmeme hissi, iç çekme, nefes darlığı, sık nefes alıp verme

     3) Bilişsel Belirtiler: Kişinin kendisini ya da dış dünyayı acayip olarak algılaması, yer, zaman, kişilerle ilgili yanılsamalar, olayların anlamını değerlendirmede yanlışlıklar, odaklanma bozukluğu ve hatırlama güçlüğü anksiyete durumlarında ortaya çıkan bilişsel belirtilerdir.
    

     4) Davranışa Ait Belirtiler: Sıkıntı veren ortamlardan kaçınma ya da öfkeye bağlı davranış bozuklukları anksiyete durumlarında karşılaşılan davranış bozukluklarıdır.
Bu belirtiler birçok bedensel hastalıkta da ortaya çıkabilir. Bu belirtilerin görüldüğü her durumun bir psikiyatrik sorun olduğunu söylemek doğru değildir. Önemli olan bu belirtilerin psikiyatrik bozukluklarda da ortaya çıkabileceğini akılda tutmaktır.
Baş dönmesi, çarpıntı gibi bedensel belirtileri olanlar, bedensel bir hastalık olmadığı birçok araştırma ile kanıtlanmış olmasına karşın, yine de bu yakınmaların psikolojik olabileceğini kabullenmekte güçlük çekerler. Bu nedenle de psikiyatrik başvuru ve tedavilere olumsuz bakabilirler.



     OLGU ÖRNEKLERİ
    

     1.    S.N, 58 yaşında, evli 3 çocuklu, ev hanımı, kadın hasta. Üşüme, titreme, baş dönmesi, titreme, çabuk sinirlenme ve unutkanlıktan yakınıyor. Yakınmalarının yıllardır var olduğunu ifade ediyor. Sık sık doktora başvurduğunu, birçok tetkik ve tedavi uyguladığını ancak herhangi bir bedensel hastalık teşhis edilemediğini ve yakınmalarının geçmediğini, tam tersi giderek şiddetlendiğini tanımlıyor. Yakınları, S.N.’nin hiçbir iş yapamadığını, sürekli olarak hastalığını konuştuğunu, defalarca doktora götürmelerine karşın bir sonuç elde edemediklerini belirterek, ne yapacaklarını şaşırdıklarını belirtiyor.
Hastanın tıbbi tetkikleri ve tedavileri incelendi ve yakınmalarının anksiyete belirtileri ile uyumlu olduğu sonucuna ulaşıldı. Hasta tedavinin gereklerini yerine getirdi. 6 ayın sonunda hasta, zaman zaman yakınmaları olsa bile, eskiye oranla kendisini çok daha iyi hissettiğini ve günlük işlevlerini rahatlıkla yerine getirebildiğini ifade etti. Yakınları, hastanın kendi anlattığından çok daha iyi durumda olduğunu belirtti.

     2.    A.S. 23 yaşında, özel bir şirkette çalışan, bekar, erkek hasta. 3 ay kadar önce şiddetli bir baş dönmesi yaşadığını ve sonrasında tomografi dahil bir çok tetkik yaptırdığını ve değişik doktorlara başvurduğunu ifade ediyor. Yakınmalarının düzelmediğini, tam tersi arttığını ve yaşam kalitesinin çok bozulduğunu, işine bile gitmekte zorlandığını söylüyor. Herhangi bir tıbbi neden bulunamadığını, psikiyatriste başvurmasının önerildiğini ancak psikiyatrik bir sorunu olduğunu düşünmediğini belirtiyor.
Hasta değerlendirildi, yakınmalarının bir anksiyete bozukluğu ile ilişkili olduğu teşhis edildi, bilgilendirildi, ikna edildi ve tedavi önerilerinde bulunuldu. İki ay içerisinde yakınmalarda gerileme oldu, hastanın tıbbi harcamaları ve tedavi arayışları sona erdi. İş performansı normale döndü.
 
     3. 
   M.N. 63 yaşında, ilkokul mezunu, 4 çocuklu, ev hanımı. Yıllardır bir teşhis konamayan ve iyileşmeyen baş ağrısı yakınması var. Sorulduğunda unutkanlık, uyku sorunları, çarpıntı, nefes almakta güçlük, çabuk yorulma yakınmalarının da olduğunu belirtiyor.
Tıbbi geçmişi değerlendirildiğinde, baş ağrısının olası tüm nedenlerinin araştırıldığı görüldü. Yakınmalarının anksiyete belirtileri olabileceği sonucuna varıldı. Hasta psikiyatrik tanıya katılmadı, tedavi önerilerini uygun bulmadı. Psikiyatrik bir bozukluğa sahip olabileceği olasılığını göz önünde bulundurması önerilerek görüşme sonlandırıldı. Sonuç bilinmiyor.


Yorumlar - Yorum Yaz