Evlilik ya da beraberlik durumlarında, eşlerden birinin başka biriyle cinsel ya da duygusal bir ilişki yaşaması aldatma ya da sadakatsizlik olarak tanımlanır.
Aldatma erkeklerde daha sık görülmesine karşın her iki cinsiyetin de neden olabileceği ciddi bir krizdir. Mutsuzluk, şiddet, boşanma gibi önemli sonuçları vardır.
Aldatmanın Tipleri
Aldatmanın duygusal, cinsel, geçici, sürekli, gerçek, sanal gibi çok değişik şekilleri vardır. Farklı aldatma tipleri arasında kesin bir sınır çizilmesi genellikle mümkün olmadığı gibi, aldatmaya gösterilen tepki de kişiden kişiye, toplumdan topluma değişkenlik gösterir.
Aldatmanın Nedenleri
Mutsuzluğun aldatmaya neden olduğu ileri sürülse de birçok durumda aldatma mutsuzluğa neden olur.
Aldatmanın genetik olduğu yönünde görüşler bulunmasına karşın genetik tek başına belirleyici değildir. Ancak aldatmaya zemin oluşturan bir ruhsal bozukluk varsa bu durumun genetik olabileceğinden söz edilebilir.
Aldatmanın nedeni olarak ileri sürülen sosyal etkenler çok geniş bir yelpazede yer alır. Yaşamın iş, aile, akraba ve insan ilişkileri, sağlık gibi birçok yönü vardır. Bazı durumlarda bunlardan biri ön plana çıkar ve diğerleri ihmal edilir. Farklı yönelimlerin ön planda olması, eşte önemsenmediği düşüncesini doğurarak aldatma olasılığını artırabilir. Bunun dışında, aile içi şiddet, cinsel uyumsuzluk, aşırı kıskançlık, maddi yetersizlikler, intikam duygusu gibi mutsuzluk yaratan birçok sosyal etken aldatma ile ilişkilendirilebilir.
Çeşitli ruhsal bozukluklarda aldatma olasılığı artar. Depresyonda özgüvenin düşmesi, manide kendine güven duygusundaki aşırılık aldatmaya zemin oluşturabilir.
Erkekler daha çok cinsel cazibe, kadınlar ise genellikle duygusal doyum etkisiyle aldatma davranışına yönelir.
Aldatmaya Tepki
Aldatmaya tepki göstermeyen azdır ancak tepkiler çok farklı olabilir. Evliliğin erken dönemlerinde tolerans daha düşük iken, uzun süreli evliliklerde tolerans daha yüksektir.
İnsanlar aldatmaya rağmen, eşleriyle yaşamaya devam edebilir. Bazıları ilişkiyi anında koparır, bazıları ise sürekli bir kararsızlık yaşar. Dolayısıyla, ne olacağı tamamen aldatmanın şekline, kişinin psikolojik yapısına, aldatma öncesindeki mutluluk durumuna, aldatanın pişmanlık derecesine, yaşanan topluma ya da kişinin başa çıkma yetilerine göre şekillenir.
Aldatılan eşte özel olduğunu hissetme duygusu sona erer, öfke, depresyon, suçluluk ve öz güven kaybı gibi duygular ortaya çıkar. Bir süre sonra kişi aldatılmış olma konusu dışında bir şey düşünemez hale gelecek kadar düşüncelerinin kontrolünü yitirir. Bu süreç bazı olgularda ağır depresyona kadar ilerleyebilir.
Aldatma engellenebilir mi?
Aldatmanın tamamen engellenebilmesi genellikle mümkün değildir. Doğru yaklaşımlar aldatma olasılığını azaltabilir.
Ahlaki ya da dinle ilişkili tedbirlerin olayın tek çözümü olarak ileri sürülmesi doğru değildir. Aşırı kısıtlayıcı ya da kıskançlık içeren davranışlar yarardan çok zarar getirebilir.
Aldatılma korkusu aldatmanın kendisinden bile zararlı olabilir. Aldatılma korkusuyla yapılan aşırı müdahale ya da kısıtlamalar huzuru bozacağından tam tersi etki yaratabilir. Kaygılarla ilişkili önlemler yerine huzuru artırmaya yönelik eylemlere yönelmek daha akılcı gibi görünmektedir. Huzurlu bir yaşam aldatma davranışının önündeki en büyük engeldir.
Huzur oluşturmanın kolay uygulanabilir tek bir formülü yoktur. Bu nedenle huzursuzluk durumlarında gecikmeden profesyonel destek almanın en doğru yaklaşım olduğu söylenebilir.
Tedavi
Aldatılma bir kriz durumudur. Doğru aşılırsa bağların daha da güçlenmesine neden olabilir.
Böyle bir olay karşısında üzüntü, mutsuzluk, öfke, uyku düzensizlikleri, kaygı gibi belirtilerin oluşması normaldir. Fark edilmeyen bir ruhsal bozukluğun bulunduğu olgularda bu tepkiler genellikle beklenenden şiddetlidir. Aslında, tepki olmaması da gizli kalmış bir ruhsal sorunun habercisi olabilir.
Sorunu çözmek için yapılan yanlışlar genellikle bu belirtilerin daha da şiddetlenmesine neden olmaktadır. Sürekli olayı konuşmak, detaylandırarak anlamaya çalışmak, yardım edecekleri umuduyla çevreyle paylaşmak, aniden önemli kararlar almak, üçüncü şahıslarla iletişime geçmek, normal yaşamda radikal değişikliklere gitmek, kendini tamamen haklı pozisyonuna terfi ettirmek bu konuda sık yapılan yanlışlardır.
Sonuç