Somatizasyon bozukluğunun tipik özelliği birçok sitemi birden ilgilendiren çok sayıda bedensel yakınmanın olmasıdır. Hastaların öyküsünde yıllardan beri bu yakınmalarla birçok doktora başvurduğu halde belirtileri açıklayacak bir hastalık tanısının konamamış olması dikkat çekicidir.
Hastalar ayrıntılı, ancak niteliği belirsiz, kesinlikler taşımayan, tutarsız ve karmakarışık bir tıbbi öykü verirler. Yakınmalarını genellikle renkli ve abartılı terimlerle dile getirirler.
Ağrı en çok dile getirilen belirtidir. En sık baş, bel, göğüs, karın, eklem, kalça ağrısı görülür. Menstruasyon ve cinsel ilişki sonrası ağrı şeklinde de ortaya çıkabilir.
Sindirim sistemini ilgilendiren yutma güçlüğü, bulantı, gaz, gerginlik, ishal, yiyeceklere tolerans düşüklüğü de sık görülen belirtilerdendir.
Solunum sistemiyle ilişkili nefes darlığı, nefes alamama ya da nefesin yetmediği şeklinde yakınmalar dile getirilir.
Kadınlarda adet düzensizliği, kanamalar, gebelikte aşırı kusma, erkeklerde ise ereksiyon ve ejekülasyon kusurları dile getirilir. Cinsel isteksizlik hem erkek hem de kadınlarda sık rastlanan bir belirtidir.
Denge ve koordinasyon kusuru, baş dönmesi, güçsüzlük, ses kısıklığı, idrar yapma güçlüğü, algı bozuklukları, çift görme, işitme azlığı, unutkanlık sık rastlanan belirtilerdir.
Hasta olduklarını düşünürler ama psikiyatrik tedaviye başvurmaya isteksizdirler. Birçok iyi doktordan tedavi almıştırlar ancak ilerleme gösteren belirtileri dile getirme konusunda isteksizdirler ya da iyileşen belirtinin yerini başka bir belirti almıştır.
Genel tıpta sevilmeyen hastalar grubunda yer alır.
Davranış bozuklukları, evlilik sorunları ve intihar düşünceleri bu hastalarda sık görülen sorunlardır. Bu hastaların yanlış tedavi, gereksiz ameliyat, uygunsuz tetkiklere maruz kalma gibi durumlarla karşılaşma olasılığı yüksektir.
YAYGINLIK
Somatizasyon bozukluğunun genel toplumda yaşam boyu görülme riski %0.1-0.5 olduğu bildirilmektedir. Kadınlarda erkeklere oranla 5-20 kat daha fazla görülür. Genel toplumda seyrek olmasına karşın, ilk basamak tedaviye başvuran hastaların %5-10'unun somatizasyon bozukluğu tanı ölçütlerini karşıladığı bildirilmektedir. Genellikle 25 yaş öncesi başlar. İlk belirtiler ergenlik dönemine kadar uzanır. Daha çok eğitim düzeyi düşük ve yoksul kişilerde görülür.
AYIRICI TANI
Ayırıcı tanıda dikkat edilmesi gereken en önemli husus, bedensel hastalıkların dışlanmasıdır. Tıbbi hastalıkların tanısında fizik muayene ve laboratuvar bulguları yol gösterici rol oynar. Psikiyatrik pencereden bakıldığında ise, belirtilerin psikiyatrik bir hastalığa ait olduğunu gösteren ipuçları şunlardır.
1. Sistemik tıbbi hastalıkların başlangıcında da hiçbir fizik ya da laboratuar bulgu elde edilememesi mümkündür. Ancak zaman içerisinde bulgular yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlar. Halbuki somatizasyon bozukluğunda yıllar geçmesine karşın hiçbir fiziksel ya da laboratuvar patolojik bulgu görülmez.
2. Tıbbi hastalık şüphesi taşıyan hastaların konu ile ilgili tetkikler yapıldıkça ve hiç bir anormalliğe rastlanmadıkça rahatlaması beklenir. Hâlbuki, somatizasyon bozukluğu olan hastalar anormal bulgu çıkmadıkça rahatlayacaklarına, giderek daha çok sıkıntı çekmeye başlarlar.
3. Yakınmalar hastanın hayal gücü doğrultusunda ortaya çıkar ve hiç bir hastalığın belirtilerine uyum göstermez.
SEYİR
Somatizasyon bozukluğu genellikle stresli yaşam olayları ile alevlenen, kronik dalgalı bir seyir izler. Alevli dönemler genellikle 6-9 ay kadar sürer. Belirtilerin şiddetini kaybettiği ya da belirtisiz 9-12 ay süren ara dönemler bulunur. Tam iyileşme nadirdir.
TEDAVİ
Somatizasyon bozukluğunda ilaç tedavilerin yeri son derecede sınırlıdır. Psikiyatrik yaklaşımlar hastaların belirtilerle başa çıkmalarına, altta yatan duygularını dışavurmalarına ve duygularını göstermeleri için daha sağlıklı yöntemler geliştirmelerine yardımcı olur. Eşlik eden duygudurum bozuklukları ve anksiyete bozuklukları için gerektiğinde ilaç verilebilirse de, somatizasyon bozukluğu olan hastaların ilaçları kendi bildikleri gibi kullanma eğilimi göstermelerinden dolayı yakın izlem gerekir.
ÖRNEK OLGULAR
57 yaşında, bekar, üniversite mezunu, emekli, kadın. Baş dönmesi, denge kaybı, halsizlik, eklem ağrıları, kulakta çınlama, yutma güçlüğü, midede yanma, kabızlık, sık idrar, soğuk terleme, kulaklarda dolgunluk hissi, ayaklarda üşüme, göğüs ağrısı, göğüste sıkışma ve nefes almada güçlük yakınmaları var. Hasta gençlik yıllarından itibaren buna benzer yakınmalarla birçok doktor gezdiğini tanımlıyor. Gastrit, romatizma, anemi, kireçlenme, menier, spastik kolon, fibromiyalji gibi tanılar aldığını, bu hastalıklara yönelik sayısız ilaç kullandığını ancak hiçbir zaman kendisini iyileşmiş hissetmediği ifade ediyor. Bir çok hastanede sayısız tetkik yaptırdığını, kolonoskopi, rektoskopi, tomografi, MR, koroner anjiografi yapıldığını ancak teşhis konamadığını ve iyileşemediğini belirtiyor. Birkaç kez hastanede yatmasının da sorununa çözüm getirmediği anlaşılıyor.
Her doktora yeni bir umutla başvurduğunu, yapılan tetkik ve uygulanan tedavilerden başlangıçta biraz yararlanır gibi olmasına karşın, bir süre sonra yakınmalarının daha da şiddetli olarak geri döndüğünü belirtiyor. Yakınmalarının psikolojik olduğuna inanmadığını ancak son doktorunun “bir psikiyatriste görünmeniz gerekir” demesi üzerine başvurduğunu ifade ediyor.
Yorum
Hastanın çok sayıda sistemi tutan yakınmaları var. Şüphesiz bu bedensel bir hastalığın belirtisi de olabilir. Ancak hiçbir bedensel hastalık yok ki, başlangıçta belirti vermese bile bu kadar yıl geçmesine rağmen hala hiçbir elle tutulur bir göstergesi olmasın. Daha da ilginç olanı, bunca doktor gezmiş olmasına karşın, hiçbirinin bu yakınmaların psikiyatrik olabileceğini hastaya yeterince vurgulamamış olması.
Hasta ile ortaklaşa karar verilen bir tedavi protokolü oluşturuldu. Başlangıçta yaklaşık 20 günlük aralarla hasta görüldü. 3 ay içerisinde yakınmalarında ve işlevselliğinde gelişmeler gözlendi. Halen 6 aylık sürelerle kontroller gelmekte, zaman zaman sıkıntılar yaşasa da yaşantısına normal bir şekilde devam etmektedir.
Aşağıdaki sorulara yanıtınız evetse, somatizasyon bozukluğu bakımından değerlendirmek üzere bir psikiyatriste başvurmanızda yarar bulunmaktadır.