• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

RANDEVU TAKVİMİ
İLETİŞİM BİLGİLERİ
Adres:
Kenedy Caddesi Örnek Apt. No:35/10 Tunalı Hilmi   ANKARA

Telefon:
0(312) 417 38 38

Faks:
0(312) 417 70 75

Email:
info@adnancansever.com
GELEN E-POSTALAR
SİTE HARİTASI

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU

      Özet: Birçok kişi, olaylar karşısında duygusal tepkiler göstermekte ve sonrasında pişmanlıklar yaşamaktadır. Bu nedenle işinden ayrılan, küslükler yaşayan, boşanan, kandırılan sayısız örnek vardır. Bu örneklerin çoğunda ne yazık ki tanı dışı kalmış Yaygın Anksiyete Bozukluğu rol oynamaktadır.

         Günlük olağan olaylar karşısında aşırı endişe ve üzüntü yaşanması yaygın anksiyete bozukluğunun başlıca özelliğidir.

Yaygın anksiyete bozukluğu hastaları, sorumluluklar, parasal sorunlar, aile bireylerinin sağlıkları, çocuklarının başına gelebilecek kazalar, arabanın tamiri, günlük ev işleri, randevularına yetişme gibi sıradan olaylar karşısında aşırı üzüntü ve endişe duyarlar. Bu endişeler hemen her gün yaşanır.

Yaşanan endişenin yoğunluğu, olayın gerçekleşebilme olasılığına oranla süre ya da görülme sıklığı bakımından umulandan çok fazladır. Kişi üzücü ve endişelendirici düşüncelere engel olamaz ve bu nedenle günlük faaliyetlerindeki verimlilik azalır.

Hastalarda soğuk nemli eller, terleme, ağız kuruluğu, bulantı, diyare, yutma güçlüğü, boğazda yumru hissi gibi anksiyetenin bedensel belirtileri yanında kolay yorulma, aşırı heyecan, konsantrasyon güçlüğü, çabuk sinirlenme, kas gerginliğine bağlı ağrılar, uyku düzensizliği gibi belirtiler de bulunur.

Yaygınlık

Kadınlarda erkeklere oranla 2 kat fazla görülmektedir. Toplumun yaklaşık %5’ini etkilemektedir.

Seyir

Yaygın anksiyete bozukluğu olan birçok kişi, kendisini çocukluktan beri endişeli ve sinirli hissettiğinden söz eder. Tedaviye başvuran hastalardan alınan bilgiler, bu hastalığın genellikle çocukluk ve ergenlikte başladığına işaret etmekte ise de, 20 yaş sonrasında da ortaya çıkabilir. Stresli durumlarda alevlenen, kronik, dalgalı bir seyir gösteren yaygın anksiyete bozukluğu tanısı koymak için belirtilerin en az 6 aydır devam ediyor olması gerekmektedir. Tedavi edilmemiş olgularda zamanla tabloya depresyon yada obsesif kompulsif bozukluk gibi başka ruhsal bozukluklar eklenir.

Ayırıcı Tanı

Yaygın anksiyete bozukluğu tek başına bir hastalık olarak kendini gösterebilirse de, sıklıkla panik bozukluğu, sosyal fobi, obsesif kompulsif bozukluk, hipokondriazis, anoreksiya nervoza gibi diğer bozukluklara ek olarak bulunur. Günlük olaylar karşısında yaşanan normal anksiyeteden ayırt etmek güç olabilir. Normal anksiyete kontrol altında tutulup, ertelenebilirken, yaygın anksiyete bozukluğunda kişi endişelerini kontrol edemediğinden yakınır ve işlevselliği bozulmuştur.

Tedavi

Yaygın anksiyete bozukluğu göreceli olarak kolay tedavi edilebilen bir ruhsal bozukluktur. Bilişsel davranışçı yaklaşımlar ve ilaçlarla genellikle çok olumlu sonuçlar alınır.

Tedavi güven duyulan bir psikiyatrist kontrolünde gerçekleşmelidir. Alkol ve sigaradan uzak durmanın, düzenli spor yapmanın ve sağlıklı beslenmenin tedaviye olumlu katkısı vardır. Tedavinin gereklerine uyum sağlanır ve bir süre sabır gösterilir ise hastaların tamamına yakın bir bölümünde iyileşme gerçekleşir.

Örnek Olgular:

Olgu 1: 57 yaşında, evli, 2 çocuklu, üniversite mezunu, emekli ama çalışmaya devam ettiğini belirten, kadın. Aslında hiçbir rahatsızlığı olmadığını, evlilik aşamasında olan kızıyla yaşadığı sorunlar nedeniyle oluşan aşırı üzüntüler nedeniyle tedaviye başvurduğunu, aslında kızının psikiyatriste gitmesi gerektiğini ancak onu ikna edemediği için kendisinin geldiğini belirtiyor. 30 yaşlarında olan kızının başarılı bir öğrencilik yaşamı olduğu, hiçbir olumsuz davranışının görülmediği, 2 yıldır yakın bir ilde çalıştığı, son bir yıldır bulunduğu şehirde bir gençle görüştüğü ve evlenmeye karar verdiği, bu ilişkiyi duyan ailenin aşırı endişe yaşadığı anlaşılıyor. Damat adayını tanımadıklarını ama özenle yetiştirdikleri kızlarına uygun olmadığını düşündükleri için evliliğe karşı çıktıklarını, kızlarıyla ilişkilerinin bozulduğunu ifade ediyor. Son 6 aydır, sürekli bu olayı düşündüğünü, uyuyamadığını, iş veriminin düştüğünü, çabuk sinirlendiğini, vücudunun her yerinde ağrılar hissettiğini, unutkan olduğunu, son zamanlarda hiçbir şeyden zevk alamaz hale geldiğini belirtiyor. Araştırıldığında, çocukluktan beri kaygılı bir yapısı olduğu, bir misafir geleceği zaman bile uykularının kaçtığı, her işin zamanında ve mükemmel olmasına çalıştığı, herkesin sorununu çözmeye çabaladığı, duygusal yapısı nedeniyle ani tepki ve kararlar verdiği, sıklıkla pişmanlıklar yaşadığı ortaya çıkıyor. Aslında çok eski yıllardan beri Yaygın Anksiyete Bozukluğu rahatsızlığının olduğu, yeni olay karşısında bu denli ağır belirtilerin ortaya çıkmasının bu rahatsızlıktan kaynaklandığı kendisine açıklandı. İlaçlara karşı çok tepkili olduğunu belirtmesine karşın ikna edilerek tedavi başlatıldı. Düzenli aralarla görüşmelere geldi. 1 yılın sonunda, gerek bireysel mutluluğu gerekse ilişkileri bakımından tahmin edemediği kadar iyi hissettiğini belirtiyor ve tedaviye daha erken başvurmadığı için pişman olduğunu dile getiriyor.

 

Olgu 2: 44 yaşında, evli, 2 çocuklu, lise mezunu erkek. Maddi, ailevi yada başka hiçbir sorunu olmamasına karşın son zamanlarda yaşadığı mutsuzluk nedeniyle tedaviye başvurduğu, aslında yıllardır psikiyatriste başvurmayı düşündüğü ancak çeşitli çekinceleri nedeniyle bunu gerçekleştiremediği anlaşılıyor. Sorulduğunda, çocukluğundan beri endişeli, mükemmeliyetçi, çabuk sinirlenen ve hassas bir yapısı olduğunu, aile bireyleri başta olmak üzere, insanları üzmekten aşırı korktuğunu, bu nedenle sık sık suiistimal edildiğini hissettiğini ve kişilerarası ilişkilerde önemli sorunlar yaşadığını, çarpıntı, yorgunluk, baş ağrısı, mide krampları nedeniyle sık sık doktora gittiğini ancak önemli bir rahatsızlık bulunamadığını belirtiyor. Son aylarda yaşadığı mutsuzluğun nedeninin yıllardır var olan Yaygın Anksiyete Bozukluğu ile ilişkili olabileceği açıklandı, uygun tedavi başlatıldı. 6 ay sonrasında, yaşamında oluşan olumlu gelişmelere kendisinin bile inanamadığını ifade etti.

Olgu 3: 19 yaşında, üniversite sınavına hazırlanan, bekar, erkek. Lise son sınıfa kadar başarılı ve çalışkan bir öğrenci olduğu, lise son sınıfta aşırı sinirli olmaya başlamasının sınav stresi ve ergenlik olarak değerlendirilip önemsenmediği, çok çalışmasına karşın sınavda başarılı olamadığı, daha sonraki yıl sigara ve alkol kullanmaya başladığı, tüm önlemlere karşın madde kullanımının giderek artması üzerine aile tarafından tedaviye getirildiği anlaşılıyor. Araştırıldığında, yapı olarak endişeli olduğu, ailede de benzer özellikler olduğu için bu durumun bir problem olarak algılanmadığı belirlendi. Yaygın Anksiyete Bozukluğu teşhisiyle tedavi başlatıldı. Alkol kullanımına ihtiyaç giderek azaldı, ders çalışma düzenli hale geldi ve gerek başarı performansının gerekse çevre ilişkilerinin düzene girdiği gözlendi.

                                                                                    

Ocak 2015

Ana Menü / Başa Dön